29 Şubat 2012 Çarşamba

Sabah proğramları

Son zamanlarda sabahları kahvaltıdan sonra bir bardak kahve alıp televizyonun karşısına geçiyorum. Aslında televizyon seyretmeyi fazla sevmem, seyretmek istediğim bir dizi veya film olmadıktan sonra fazla bakmam.

Dikkatimi çeken bir şey oldu, ne zaman sabah televizyonu açsam hangi proğram olursa olsun, sürekli hastalıktan bahsediliyor. Proğrama konuk olansa hep doktor. Hasta olanlar yada proğrama bağlanıp soru soranların çoğu da kadın. Tabiki bilinçli olmak güzel birşey hele hele konu sağlık olunca. Ama sürekli hastalıktan bahsedilince ister istemez biraz tedirgin oluyorum. Belirli bir yaştan sonra kadınlar daha mı çabuk hastalanıyor acaba? Yoksa yaşla alakası yok mu hastalığın..?

En iyisi kanal değiştirmek ve magazin proğramlarını seyretmek tabi sağlıklı beslenmeyi (ve eksersiz yapmayı) da ihmal etmemek :)

28 Şubat 2012 Salı

Kışın ortasında yaz

Bir nişan vesilesiyle Antalya'ya gittik, gezdik geldik... ve çektiğim resimler. Kışın ortasında yazı yaşadık.


Konya dan Antalya'ya giderken

Saat Kulesi

Ulu camii



Yat limanı


Karlı dağlar, palmiye ağaçları ve akdeniz
  

23 Şubat 2012 Perşembe

Ben böyle olmamalıydım

Dursun Ali Erzincanlıdan çok hoşuma giden bir şiir, sadece ilk ve son kısmını yayınladım, okurken sıkılmayın diye. Peygamber efendimiz (s.a.v.)'e yazılan bir şiir. Youtube'da dinlemenizi de tavsiye ederim, daha güzel oluyor çünkü..

Ben, böyle olmamalıydım
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma.
İçime bir ateş düşmeliydi
Ayaklarımın feri kesilmeliydi.
Kendimden geçmeliydim sonra…
Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda
Ama bunu kimse duymamalıydı,
Seni, mahşere kadar saklamalıydım
Ve mahşer günü...
Uzaktan seni seyretsem.
Sana yakın olmak için can atsam.
Beni engelleseler,
'Sen kim yakınlık kim? ' deseler.
Ben ağlamaktan konuşamasam.
Gözlerini çevirsen bana.
'Benim cennetim bana bakan gözlerindir.'
Ve tebessüm etsen.
Ama bunu kimse görmese,
Seni ebede kadar saklasam.

Dursun Ali Erzincanlı


 

22 Şubat 2012 Çarşamba

Dolmacık

Herşeyin bir ilki vardır.. ilkler güzeldir, ilkler heyecanlıdır, ilkler özeldir. Biber dolmasını yapmanın da bir ilki varmış. Ne ben ne de eşim biber dolmasını fazla sevmeyiz. Ama görümcem taaa Antalyalardan minik minik biber dolması getirince yapmak zorunda kaldım. Baya güzel olmuştu aslında. Eminim çoğunuz yapmasını biliyor ama yinede minik dolma tarifimi sizinle paylaşmak istedim.

Malzemeler:
  • 1 su bardağı pirinç
  • 500 gram dolmalık biber
  • 2 adet orta boy soğan
  • 1 adet domates
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 1.5 su bardağı kaynamış su
  • 1/2 demet maydanoz
  • 2 tatlı kaşığı nane
  • 1 yemek kaşığı salça
  • tuz, karabiber, pulbiber
Hazırlanışı:
Zeytinyağını, doğranmış soğanları ve salçayı bir tavada soğanları pişene kadar karıştırın. Daha sonra pirinci ve diğer malzemelerin tamamını de aynı tavanın içine alın. En son suyu dökün ve suyunu tamamen çekene kadar kısık ateşte pişirin. Daha önce içini temizlemis olduğunuz biberlerin içini bu karışımla doldurun.
Çok derin olmayan bir tencerenin içine yerleştirin ve biberlerin yarısına kadar su dökun. Kısık ateşte biberler ve pirinç yumuşayana kadar 20-25 dakika kadar pişirin. Afiyet olsun!




Biberler yetmediği için birtane de patlıcan doldurdum

21 Şubat 2012 Salı

Şems-i Tebrizi

Konya'ya her yaz gelmemize rağmen birçok turistik yerlerini görmedim aslında. Her sene Mevlana, mağaza ve akraba ziyaretlerimizden, daha görecek ve gezilecek birçok yerin olduğunu unutuyorduk herhalde. O yüzden geçen gezmek istediğim yerlerin listesini yaptım. Bugün hedefimizde Şems-i Tebrizi'nin türbesi vardı birde Sırçalı Medrese. Maalesef Sırçalı medreseyi içerden göremedik ama dışardan birkaç resim çektim.

Mevlana'yı Mevlana yapan Şems-i Tebrizi olduğunu biliyormuydunuz?






Sırçalı Medrese


20 Şubat 2012 Pazartesi

Ah şu partiler :)

Parti üstüne parti, parti üstüne parti... off baya yorucu. Yok canım şaka tabi. Daha doğrusu dayımın yaptığı bir espiri. 3 defadır aynı grup toplanıp yemek 'partisi' veriyoruz. İlk önce bizim komşu 'arabaşı partisi' verdi. Daha sonra dayımlarda 'çiğköfte partisi' yaptık, dünde bizde 'künefe partisi' yaptık. Yiye yiye kesin 3-4 kilo aldım.
Soğuktan dışarı da çıkamıyoruz, en azından biraz haraket edip eritirdim yediklerimi. Aslında soğuk bahane, istesem önce evde yaptığım gibi pilates'e devam edebilirim. Ama üşeniyorum nedense.

Dünkü partinin üstüne, birde Barcelona maçı izledik. Maç seyretmekten neredeyse bütün oyuncuların adını ezberledim. Messi tam 4 gol attı :) Neyse bi hayli geç yattık anlayacağınız. Sabah uyanmakta baya zor oldu, ah şu partiler ah, ne yorucuymuş! :) 

18 Şubat 2012 Cumartesi

Yeni temizlikçilerimiz

Geçen gün bulgur pilavı yapmak istiyordum, ama maalesef yapamadım, çünkü evde kalan bulgur bozulmuştu. Artık ne zamandan beri dolapta kaldı bilmiyorum ama tavanın içine suyu döktükten sonra bulgurun içindeki böcekler suyun üstüne çıktı.

Bulgurun tamamını atmak yazık olurdu, o yüzden bu soğuk kış günlerinde bulguru kuşlara atmaya karar verdik. Kocaman (şimdilik) kullanmadığımız bir balkonumuz var. Azar azar bulguru atıyoruz onlarda balkonumuzu temizlemeye geliyorlar. Hepsi aynı anda uçup geldiği zaman tıpkı Matrix filmindeki ajanlar gibi oluyor :) Bizde gizli gizli onları seyrediyoruz perdenin arkasından.

Pilot inişe hazır

Hep berbaber iş başına


Önce etrafı kolla...

...sonra hücum!


17 Şubat 2012 Cuma

Cumanız mübarek olsun!


Selam olsun Cumaları bayram bilip feyzinden yararlananlara,
Selam olsun bayramlar gibi cumalarını kutlayanlara,
Selam olsun sevgiyi yerden semaya ulaştıranlara,
Selam olsun amin deyip Rabbe yakaranlara,
Selamün aleyküm, cumanız mübarek olsun!

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
'Cuma gecesi Kehf suresi okuyan, Kıyamette, yerden göğe kadar bir nurla aydınlanır. İki Cuma arasında işlediği günahlar da affolur.' [Tergib]


16 Şubat 2012 Perşembe

Resim karesi

 
L'Arc de Triomphe

Mevlana
Bir biri ile alakası olmayan ama hoşuma giden bazı resimleri sizinle paylaşmak istedim
Eşimden hediye

Köydeki mandalin ağacı

Doğum günü hediyem :)


Buralara kış geldi


Baş başa bi kahve..


15 Şubat 2012 Çarşamba

Fırında karnıbahar

Bazı yemekler bana bazı insanları hatırlatır. Mesela patlıcan yemeği Şerife ablamı (hiç sevmiyor çünkü) yeşil fasülye Mehmet dayımı (çok seviyor çünkü) karnıbahar yemeği de bana babamı hatırlatır, bir ara annem sık yapmaya başlayınca iyice usanmıştı karnıbahardan :)

Dün yemekten sonra aklıma geldi aslında bu tarifi paylaşmak lazım, hem çok pratik hemde çok tatlı, tabi karnıbahar sevene.

Malzemeler:
  • 1 küçük boy karnıbahar
  • 2/3 patates (ben 2 tane iri patates kullanıyorum)
  • 1 orta boy soğan
  • 2/3 diş sarımsak
  • 2 yumurta
  • yarım çay bardağı sıvıyağ
  • 1 bardak yoğurt
  • 1 yemek kaşığı un
  • tuz, pul biber
  • kaşar peynir rendesi
Hazırlanışı:
Karnıbaharı ve patatesleri doğradıktan sonra tuzlu suda haşlayın. Kaşar peyniri hariç diğer malzemeleri bir kabın içinde güzelce karıştırın. Aynı kabın içine soğan ve sarımsağı da ince ince doğrayın. Haşlanan karnıbahar ve patatesleri hazırladığınız bu sosun içinde güzelce karıştırın ve yağlanmış bir fırın tepsisine dağıtın. 20-25 dakika kadar önceden ısıtılmış fırında 200 derece de pişirin. Fırından almadan önce peyniri de üzerine dökün. Peynir iyice eridikten sonra fırından çıkarın. Afiyet olsun!

(aynı tarif internette patatessiz, soğansız ve sarımsaksız)

14 Şubat 2012 Salı

Kedi sevdası

Ne güzel varlıklar demi hayvanlar?

Her insan sanırsam az da olsa biraz etkilenir hayvanlar aleminden. Her zaman hayvan sever biri olmuşumdur, ama hayvanlardan bir okadar da korkardım. Mesela ablamın bahçesinde otururken komşunun kedisi bazen ayaklarımın altında dolaşırdı. Korkudan ablamı çağırırdım, birinin kediyi yanımdan uzaklaştırmasını isterdim. 'Hayvanları uzaktan severim, yanıma yaklaşmasınlar' derdim. Ne kadar çelişkili demi hem seviyorum hem korkuyorum, aslında aynı zamanda çok komik :)  

Köye taşındıktan sonra yakından sevmeyi de öğrendim. Kaynanamın kedisi var çünkü. Telefonda görüşürsek kedinin nasıl olduğunu da soruyorum. Hamileymiş, yakında yavruları olacak.
Eşimin söylediğine göre ben oraya taşındıktan sonra kedi uysal olmuş. Eskiden ev sahiplerine fazla yaklaşmazmış. Biraz ilgi ne kadar şey değiştirdi tatlı Mınnıkta. Onun adı Mınnık çünkü. Mınnık, yemek vakitleri ben mutfağa hazırlık yapmaya geçtiğimde sessizce peşimden gelir kapıda otururdu. Evde hiç yalnız kalmıyordum sayesinde.O kadar alıştım ki, taşındıktan sonra bizimde bir kedimiz olsun istedim. Ama apartmanda kedi beslenmezmiş :(

Eminim eşim bunu okuyunca çok gülecek. Sevgililer gününde kedi sevdamı sizinle paylaşmak ve hepinizin sevgililer gününü kutlamak istedim..

12 Şubat 2012 Pazar

Herşeyden biraz..

Aslında bir süredir blog açmak istiyordum ama ne yazacağımı bilemediğim için sürekli erteledim. Sonunda bugün açabildim. Herşeyden biraz paylaşmaya karar verdim. Uzakta olan ailemde beni bu sayede takip edebilir. Neler yapmışım, neler pişirmişim.. tabi merak edene.. bugün blogu açabildim ya sonunda daha sonra yazılarımı sizinle paylaşırım. Hem bu sayede türkçemide geliştirmeme yardımcı olur..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...