14 Haziran 2012 Perşembe

Necip Fazıl Kısakürek

Baya oldu görüşmeyeli. Ne paylaşmak istediğimi aslında bilmiyordum çünkü araya baya zaman girdi. Yolculuk yaptım 'anavatana' ve tekrar döndüm yurduma... şiir gibi yazmaya başlamışken Necip Fazıl Kısakürek'ten çok güzel bir şiiri paylaşmak istedim.

Geçen ay (mayıs 25) büyük üstadın ölüm yıl dönümü olduğundan bir çok kez televizyonda anıldı. Takvimde de bir kaç güzel şiirini okudum. 'Karacaahmet' beni çok etkilediğinden paylaşmak istedim.






Karacaahmet

Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!

Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?

Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta...

Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek.
Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek.

Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık;
Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık.

Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz;
Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.

Karacaahmet bana neler söylüyor, neler!
Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler,

Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm;
Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm...

Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep;
Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep?

Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar;
Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar,

Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları;
Süzüyor, sahi diye toprağa basanları.

Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden,
Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden.

Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar,
Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar.

Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih!
Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!



1 yorum:

  1. Güzel bir siirmis gerçekten. Anavatanindakilerde seni çok özlemislerdi geldigin çok iyi oldu. Az kaldi bu seferde biz geliyoruz senin yanina

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...